Peki, neden şimdiye kadar bunlar söylenmemiş? Şimdiye kadar demekle, Peygamber Efendimiz (S.A.V)'den en az 200 sene sonra bu tarafında düşünüyoruz. Çünkü Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)'den sonra aynı güzellikler yani ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah'a teslimi, en az 200 yıl yaşanmaya devam etmiş. Sonradan İslâm'ın içine îmân konusunun tartışılması girmiş. İlk ayrılık Eş'âri ve Mâturîdi diye orda başlıyor. Ondan sonrada bu ayrılığın devam ettiğini görüyoruz. Zamanımıza kadar gelen bir muhteva. Hanefî, Hanbelî, Mâlikî, Şâfî diye kollara ayrılmışız İslâm olarak. Oysaki Allahû Tealâ'nın dizaynı, böyle bir muhtevayı devre dışı bırakıyor.
Sevgili kardeşlerim! Allah'ın yolu, kâinatın neresinde olursanız olun, hep aynı yoldur. Allah'a giden yol. 100 milyar galaksi ve 100 milyar galaksinin herbirinde en az 100 milyar yıldız. Bir sonsuzluk... Bu sonsuzluğun içinde insan adı verilen bir mahlûk var. İşte Allah'ın en çok değer verdiği mahlûk insandır ki; o mutluluğa lâyık görülmüştür. Bu en çok değer verilen mahlûk (insan) ruhtan, fizik vücuttan ve nefsten oluşuyor. Ruha sahip olan, aslî ifadesiyle muhtevasında ruh da bulunan, kendisine ruh üfürülen bir tek mahlûk vardır. İşte o, insandır. Herşey Âdem (A.S)'a Allah'ın ruhundan üfürmesiyle başlamıştır.