{ AY DOĞDU ÜZERİMİZE }
Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun
Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina muhammed..
Mîlâdın 571, Rebîülevel ayının 12.gecesi, ( Nisan ayının 20.günü ) Mekke ufukları ağarırken Peygamber Efendimiz, Hz.Muhammed-ül Mustafa Sallallâhü Aleyhi ve Sellem dünyâyı şereflendirdi. O'nun doğduğu sabah, âlem başka bir âlem oldu, cihan nurla doldu. Zirâ O'nun teşrifleri sıradan bir hâdise değildi. Bütün peygamberlerin geleceğini müjdelediği ins-ü cin'in ve melâikei kirâmın teşriflerini beklediği bir peygamberdi O.. Bu yüzden, geceler içinde benzeri yoktur. Kâinâtın en azametli hâdisesi bu gece vukûa gelmiştir. Bütün âlem bu geceyi bekliyordu.
Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'in babası Abdullah, az zaman önce vefât etmiş olduğundan, annesi Hz.Âmine hiç zahmet çekmeden dünyâya getirdiği bu nur topu çocuğu, dedesi Abdulmuttalib'e müjdeleyince, bahtiyar dede torununun doğumuna pek sevindi. Hemen bir ziyâfet vererek O'na isim koydu.
Kureyş uluları; "Bu ziyâfete sebep olan çocuğa ne isim koydun?" diye sorduklarında,
Abdulmuttalib; "Muhammed ismini verdim." dedi.
Onlar; "Ecdâdında olmayan bu ismi vermekten muradın nedir?" diye sorunca,
Abdulmuttalib; "Umarım ki O'nu yerde halk, ulvîlikler âleminde Hakk pek çok övecek" diye cevap verdi. (Zîra, Muhammed; «pek çok hamd-ü senâ olunmuş kimse» mânâsına gelmektedir.)
Peygamber Efendimiz'in doğduğu gece dünyâda fevkalâde hâdiseler oldu. Şöyle ki:
O devrin en büyük devleti Kisrâ'nın sarayında, mimarların mühendislerin yıkılmaz diye rapor verdiği ondört sütun çöktü.
Sâvâ gölü kurudu.
Mecûsîlerin uzun müddetten beri sönmeden yakıp tapındıkları ateşgedeleri söndü.
Müşriklerin Kâbe üzerine koymuş oldukları putlar devrilip kırıldı. Onların, hâşâ, Allah diye tapındıkları putları küp kırığına dönmüştü.
Bütün bunlar çok mühim bir şeye işâret ve beşâretti. Çünkü, Hak gelmiş, bâtıl zâil olmuştu. Hakkı telkin ve tebliğ edecek olan Kâinâtın Efendisi, Peygamberler Peygamberi, Fahri âlem, Muhammed'ül Mustafa (Sallallahu Aleyhi Vesellem) doğmuştu.