Hoş geldin.
Bir kere geldin artık.
Bir kere girdin o kapıdan.
Hoş geldin ömrüme, hoş geldin hudutlarıma.
Buralar benim hayatım.
Şu çizgiler alnımdaki, benim hayatımın hudutları.
Aslında uzun zamandır bir sürü hudut karakolu dikip,
bir sürü asker koymuştum.
İzin vermiyordum topraklarıma girilmesine.
Sen öyle masum ve sade bir ritimle girdin ki,
''Tamam" dedim, "Buyursun girsin ömrüme..".
Hoş geldin.
Gelir gelmez yağmur yağdı farkındayım.
Allah'ın hikmeti işte.
Elimizde olmaz bazen her şey.
Ya da bahane ederiz işte böyle.
Aslında bulamaz mıydım bir şemsiye?
Bal gibi de bulurdum da, işime gelmedi.
Özlemişim yağmurda ıslanmayı.
İyi de geldi bu serinlik yangınına yüreğimin.
Sen gelmeseydin istemezdim yağmur falan yağsın.
Sen girdin ya o kapıdan içeri,
değil yağmur taş yağsa koymaz artık.