Esra Erol'da bugün...
Esra Erol, meme kanseri erken teşhisinin önemi hakkında konuştu ve pembe kurdele takma günü olduğu bilgisini verdi. Esra Erol, Fatma'nın 16 yaşında anne olduğunu, evlilik yaptığını, karnında da 2 aylık bir bebek olduğunu, eşim ve eşimin ailesi beni sokağa attı dediğini aktardı. Fatma, 4 yaşında bir çocuğu olduğunu, 16 yaşındayken anne olduğunu, Utkan Akbaba isimli kişiye kaçtığını ama 4 senedir nikah yapılmadığını, daha yeni nikah yapıldığını, kendi çocuğunun da kendisinden habersiz kayınvalidesi tarafından üzerine kayıt ettirildiğini, yani çocuğunun resmi anne ve babasının kayınvalidesi ve kayınpederi olduğunu söyledi. Fatma, eşinin 3 kardeş olduğunu, kayınvalidesinin abisinin çocuğunun da kayınvalidesinin üzerine olduğunu, onun da doğum zamanı reşit olmadığını söyledi. Gültekin Bey, gelini istiyor diye ayrı ev açtığını, gelinin orada durmadığını, geri geldiğini, 1 sene sonra da İstanbul'a taşınalım dediğini söyledi. Fatma yalan olduğunu, kanıtlanmasını istedi. Gültekin Bey torununun velayetinin gelininde olduğunu, kendisine "Sizin dava açmanız gerek, Fatma'nın annesinin gelip kabul etmesi gerek" denildiğini iddia etti. Hatice Hanım, Sedanur'un annesi ve ardından babaannesinin 3 sene yalvardığını öne sürüp oğlunun evlenmesinde yanında olduğunu, aklında şüphe olduğunu söyledi. Sedanur ve Emrullah Bey stüdyoya geldi. Hatice Hanım, oğlunun aradığını anne beni kurtar dediğini iddia edince Emrullah Bey öyle söylemediğini, annesinin de bunu bildiğini öne sürdü. Hatice Hanım, oğlunun nasıl konuşulanları duymadan eşimdir diye o kızın eşini tuttuğunu, nasıl hazmettiğini sordu. Emrullah Bey insanların kavga edince farklı bir yüze büründüğünü, eşi ile duygusal sebeplerden dolayı sıkıntı yaşadıklarını ama ciddi bir şey yaşanmadığını belirtti. Hatice Hanım, oğlunun eşinden vazgeçip gelse ama üzülse yine de dönmesini isteyeceğini, 50 tane Seda bulunacağını ama bir tane anne olduğunu vurguladı. Emrullah Bey, boşanmaktan vazgeçmesini annesinin neden kabul etmediğini kendisinin de bilmediğini söyleyip annesinin etraftaki laflara çok inandığını, kendisine bile o kadar inanmadığını, dolayısı ile odasına kapanmak zorunda kaldığını, bu saatten sonra bir şey de anlatsa artık annesinin anlamayacağını, dinlemeyeceğini söyledi. Sezai Bey, her zaman kızının ve damadının arkasında olduğunu, Hatice Hanım'ın hep yalan konuştuğunu, Hatice Hanım'ın kendilerine geldiğini, sabah uyandığında bile kendilerinde uyuduğunu gördüğünü, hep yalan söylediğini iddia etti.