Yunan asıllı Türkolog, Ottawa Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dimitri Kiçikis, Yunanistan’da katıldığı bir televizyon programında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Türkolog Kiçikis, Yunanistan’ın Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmasının tarihi bir hata olduğunu ve Rus yayılmacılığına karşı gelecekte bir Türk-Yunan Konfederasyonu’nun kurulması gerektiğini iddia ediyor.
Dimitri Kiçikis’in katıldığı Yunan televizyonundaki tarihi ve politik demeçleri, “Wights of Salem” isimli Youtube hesabı tarafından Türkçe’ye aktarıldı. Prof. Dr. Kiçikis’in Yunanistan’ın Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılışına ilişkin görüşleri şu şekilde:
“Biz maalesef başarısız bir devletiz. Küçük bir Yunan devletiyiz. Frenklerin oyununu oynamayı denedik ama kaybettik. Çünkü 1821 (Yunan İsyanı) hiç olmamalıydı, en başından beri bir hataydı. Onlardan (Osmanlı) ayrılıp bu küçük devleti kurmak… bu devlet, başından beri bir başarısız devletti. Hepimiz yeni bir Osmanlı İmparatorluğu kuramayız ama imparatorluğun eski halkları olarak birleşebilir, kardeş olabiliriz.”
Bir tür Yunan-Türk konfederasyonunun gerekli olduğunu savunan Türkolog, Rusların sıcak denizlere inmesine en büyük engelin de bu konfederasyon olabileceği tezini savunuyor:
“Truman doktrini neden oldu? 1947’de Yunanistan’ın Türkiye ve Pakistan ile müttefik olmasını istediler. Daha sonra buna İran’ı da eklediler. Bu plan, Rusların önüne bir bariyer inşa etmek için yapıldı. 19. yy’ın başından beri Anglo-sakson faktörü, Rusların sıcak denizlere inmesine karşı bir bariyer kurmak istedi. Biz küçük bir devlet olmamıza rağmen büyük bir deniz gücüyüz. Ve, ‘büyük kardeşimiz’ Rusya’dan korkuyoruz.”
Ayrıca Kiçikis, Yunanistan’ın Rus yayılmacılığına karşı uyanık olması gerektiğini de belirtiyor. Batı dünyasının, 200 yıl boyunca Rus tehlikesine karşı bu bariyeri inşa etmek istediğini kaydeden Türkolog Kiçikis, bu sebepten dolayı 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi’nde Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasını istemediklerini belirtiyor. Kiçikis’e göre, Rusya’ya karşı denizleri korumak için yapılması gereken Ege Denizi’nin iki yakasını birleştirmek ve Yunan-Türk Konfederasyonu’nun kurmak gerekiyor.
1821 Rum İsyanı, içeriden ve dışarıdan etkenlerle çıkarılan ve Osmanlı İmparatorluğu’nu ciddi şekilde etkileyen bir gelişmedir. Osmanlı yönetiminin bozulması, Rum ticaret burjuvazisinin gittikçe zenginleşmesi, Etnik-i Eterya Cemiyetinin faaliyetleri ve 1804 yılında çıkan Sırp İsyanı, bu isyanın çıkışına ortam hazırladı. İsyan, her ne kadar Eflak ve Boğdan’da başlamışsa da asıl Mora Yarımadası’nda başarıya ulaşmış, ayaklanma bütün Akdeniz adalarına yayılmış ve Anadolu’nun Batı kıyılarına da sıçramıştır. Osmanlı Devleti, bu dönemde isyanı birden bire bastırıp etkisiz hale getirecek güçte değildi. Tepedelenli Ali Paşa’nın İsyanı ve Halet Efendi’nin uzun süre olayın gerçek yüzünü gizlemeyi başarması da isyanın genişlemesini kolaylaştırdı. İsyanda rolü olan Patrik ve bazı ruhbanların idamı gerginliği artırmış, İstanbul, İzmir ve bazı şehirlerde protesto olayları yaşanmıştır. Osmanlı Devleti, isyanı bastırması için Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan yardım istemiş ve isyan bastırılmıştır. Ancak, isyanın bastırılmasının ardından, Avrupa devletleri isyana yönelik baskılar uygulamıştır. Osmanlı Devleti’nin bu baskılara karşı çıkması üzerine, Osmanlı-Rus ilişkilerini kopma noktasına getirmiş ve 1828-1829 Osmanlı-Rus Harbi çıkmıştır. Osmanlı Devleti, bu savaşın sonunda imzalanan Edirne Antlaşması ile Yunanistan’ı kaybetmiş ve Yunan devletinin kuruluşunu kabul etmiştir.
1935’te Yunanistan’ın başkenti Atina’da doğdu. 1962’de Paris-Sorbonne Üniversitesi’nde tarih doktorası yaptı. Pek çok ülkede öğretim üyeliği görevinden sonra 80’li yıllarda Türkiye’de Boğaziçi ve Bilkent Üniversiteleri’nde çalıştı. 1983’ten bu yana Kanada’da Ottawa Üniversitesi öğretim üyesidir. Uluslararası ilişkiler ve Türk-Yunan ilişkileri uzmanıdır. Çok sayıda makalesi ve kitabı vardır. Türk-Yunan İmparatorluğu ve Yunan Propagandası isimli kitapları Türkçeye çevrilmiştir.
Kaynak: Kırım Haber Ajansı