Taha Emre Özdemir Ankara
Yeniakit.com.tr'ye konuşan Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Suudi Arabistan'ın milli petrol şirketi Saudi Aramco'ya ait tesislere yönelik saldırıya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Suudi Arabistan'daki Aramco Şirketi'ne ait iki tesisine hem Sihalarla hem de füzelerle saldırdılar ama birçok şey karanlıkta kaldı." diyen Pekin, "Olayı Yemen'deki Husiler üstlendi. Suudi Arabistan ve ABD ise saldırı için İran'ı suçladı." ifadelerini kullandı.
İsmail Hakkı Pekin, saldırıya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi:
"Olayı incelediğimizde şunu görüyoruz. Bu füzeler İran topraklarından atılsa mesafe altı yüz elli, Irak'tan atılsa altı yüz kilometre. İnsansız hava araçlarının menzilleri dört yüz kilometreye kadar çıkıyor ama bunlar yer istasyonlarından kontrol ediliyorsa komuta mesafeleri iki yüz kilometrede sınırlıdır. Dolayısıyla arka arkaya birçok komuta merkezi kurmak gerekiyor."
"Hedefe baktığımızda iki hedefte de çok muntazam on yedi tane vuruş noktası var. Bu vuruşlar için en az yirmi tane insansız hava aracına ihtiyaç olacağı gibi bir o kadar da füze gerekli. Bu tahribat ya yerinde gerçekleşir ya da İsrail'in elinde radara görünmeyen F-35'lerle yapılabilir. Bu açıdan baktığımız zaman bu işi İranlılar ve Husiler mi yaptı? Yoksa İsrail ile birlikte Veliaht Prens Muhammed Bin Selman birlikte mi yaptı? Bunun içine ABD istihbaratından birileri de dahil oldu mu?"
"25 Eylül'de Birleşmiş Milletlerde toplantı var. İran'a yönelik bir ambargo var. Bütün bunlara baktığımızda İran'ı zora sokan bir durum ortaya çıkıyor. İsrail ile Suudi Arabistan uzun süredir ABD'nin İran'a taarruz etmesini istiyor. Kara kuvvetleri ile değil ama uçaklarla İran'ın nükleer tesislerinin vurulmasını istiyorlar. Saldırı; İsrail, Suudi Arabistan Prensi ve ABD İstihbaratı tarafından İran'ı zora sokmak için gerçekleştirilmiş bir oyun olabilir."