İsmail Uğur  yeniakit.com.tr 

Hiçbir gerekçe gösterilmeden tutuklanan ve idam edilecekleri konuşulan alimlere ilişkin, Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdulaziz'e mektup yazan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yasin Aktay, yeniakit.com.tr'ye açıklamalarda bulunarak "Alimleri öldürmek peygamberleri öldürmek gibidir." dedi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yasin Aktay, Suudi Arabistan'da tutuklu bulunan alimlere dair yeniakit.com.tr'ye açıklamalarda bulundu. Aktay, "Suudi Arabistan'da yeni bir oluşum olduğu söyleniyor. Bu oluşum içinde eski anlayışa uygun birçok insan hiçbir suçlama olmaksızın hapiste tutuluyorlar." dedi.

Selman el Avde Müslümanların sevimli yüzüdür diyen Yasin Aktay, “Ben bu mektubu bir siyasi kimlikle değil, Harem'in misafiri, Harem'in Rab'binin kulu olarak yazdım." İfadelerini kullandı.

"Ilımlı İslam denecekse Selman el Avde'den daha ılımlı bir Müslüman bulmak zor." diyen Aktay, şunları söyledi:

"Selman el Avde kişisel olarak tanıdığım bir dostumdur. Kendisinden ders almış değilim ama kitaplarını okuduğumdan dolayı hocamdır da diyebilirim. İslam dünyasının birliği için çalışıp çabalayan bir insan. Ulema bütün ümmetin ulemasıdır. Selman el Avde İslam'ı sevdiren İslam'ın sevimli yüzüydü."

Selman el Avde'nin aşırılıkla itham edilemeyeceğini söyleyen Aktay, el Avde'nin ılımlı bir Müslüman olduğunu şu sözlerle anlattı:

"Suudi Arabistan uleması Afganistan ve Çeçenistan'a insanları cihat etmeye gönderirken Selman el Avde insanlara bu yolun cihat olmadığını anlatıyordu. Yine Suudi Arabistan uleması kadınların araba kullanmayacağına dair fetva verirken bu adam kalktı son derece rahat bir şekilde, 'Peygamber Efendimiz zamanında kadınlar develere, atlara binerdi sürücülük yapardı da bugün ne değişti? Üstelik arabalar daha konforlu, kadınların mahremiyetini gizlemek ve korumak açısından çok daha elverişli. Hangi sebeble binemiyorlar?' diye sordu."

"Selman el Avde mevzusu Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki bir mevzu değil." diyerek sözlerine şöyle devam etti:

"Sadece son derece dostane bir şekilde uyardım. Türkiye'de de böyle bir yanlış olsa bunu da dile getiririz. Bunu iki ülke arasındaki ilişkinin bir parçası gibi görmemek gerekir."