- Abdurrahman Dal ile röportaj - Abdurrahman Dal'ın tezgahının olduğu Edirnekapı Kuş Pazarı'ndan detaylarÇay ocağını kuşlar için yuvaya dönüştürdü - Kuşlara olan tutkusu aileden gelen Şanlıurfalı Abdurrahman Dal, Mecidiyeköy'deki küçük çay ocağında, "Yoksul" adlı güvercin, üç kumru, dokuz muhabbet kuşu ve bir çift kanaryayı misafir ediyor - Müşterilerine de hayvan sevgisi aşılamaya çalışan Dal, vatandaşlar tarafından kendisine getirilen yaralı kuşları elinden geldiğince tedavi ediyor - Bir apartmanın çatısında, 250 güvercin de besleyen Dal, çevresinde "güvercin adam" olarak biliniyor - Abdurrahman Dal: - "İnsanlarla olduğu gibi kuşlarla da muhabbet ederim. Onlar hasta olduğunda ben de hasta olurum. Onların neşesi yerinde olduğunda benim de neşem yerinde olur"İSTANBUL (AA) - EMRE BAŞTUĞ - Kuşlara olan tutkusu aileden gelen Şanlıurfalı Abdurrahman Dal, Mecidiyeköy'deki küçük çay ocağını kuşlar için sıcak bir yuvaya dönüştürdü.Şanlıurfa'da üç kuşaktır güvercin besleyen Dal ailesinin bir üyesi olarak dünyaya gelen Abdurrahman Dal (33), köyde güvercinlerin içinde büyüdü. İstanbul 'a 2002'de taşınan Dal, Mecidiyeköy'deki çay ocağında, tedavi ettiği "Yoksul" adlı yabani güvercin, üç kumru, dokuz muhabbet kuşu ve bir çift kanaryayı misafir ediyor.Müşterilerine hayvan sevgisini aşılamaya çalışan, vatandaşlar tarafından kendisine getirilen yaralı kuşları da elinden geldiğince tedavi eden Dal, bir apartmanın çatısında, 250 güvercine de bakıyor.Çevresinde, "güvercin adam" olarak bilinen Dal, Edirnekapı'da pazar günleri açılan kuş pazarının en meşhur müdavimlerinden.Abdurrahman Dal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kuşçuluğun bir aile geleneği olduğunu belirterek, büyük dedesinin ölüm döşeğinde bile yatağının altında güvercin beslediğini, onları pencereden uçurup izlemekten büyük zevk aldığını söyledi.
Kuşları annesi, kardeşi ve diğer sevdiği insanlar gibi kendine yakın bulduğunu ve kuşların kendisini bütün kötülüklerden alıkoyduğunu ifade eden Dal, "Aynı insanlarla olduğu gibi kuşlarla da muhabbet ederim. Onlar hasta olduğunda ben de hasta olurum. Onların neşesi yerinde olduğunda benim de neşem yerinde olur." diye konuştu.
Dal, bir tanıdığının bulduğu yeni doğmuş güvercini kendisine getirdiğini, "Yoksul" adını verdiği güvercini ağzıyla beslediğini, bu yüzden kuşun kendisini ailesi olarak gördüğünü dile getirdi.Doğaya bırakmak istediği güvercininin korktuğu için gitmediğini aktaran Dal, "Kimsesi yok diye ismini Yoksul koydum. Ben de yetimim, babam yok. Ben yetim, o yoksul beraber yaşarız dedim." dedi.
- "Sevdiğim insanlarla kuş pazarında buluşuyorum"Dal, zengin dahi olsa Edirnekapı'daki kuş pazarına gitmeyi bırakmayacağını, orada eski dostları, tanıdığı ve sevdiği kişilerle buluştuğunu aktardı.Güvercinlerini çok iyi tanıdığını, her kuşun kendisine özgü özellikleri bulunduğunu aktaran Dal, şöyle devam etti:"Kuş aynı insan gibidir. Kimisi hımbıldır, yer, içer, yatar, çalıştıramazsın. Kimisi sinirlidir, hepsine vurur. Kimisi bakarsın kibardır, böyle parmaklarının ucunda yürür, üzeri kirlenmesin diye. Kimisi zıpkın gibidir, sürekli uçar."Dal, güvercinleri seven bir kişi bulursa evlenebileceğini belirterek, "Hayvansever biri olursa evlenirim ama 'Ben güvercin istemem evimde.' falan derse evlenmem, evlenemem. Ben onlarla (güvercinlerle) evliyim zaten." diye konuştu.
Edirnekapı kuş pazarından Dal'ın komşusu Bilek Saatçiler ise "Burada insanların içinde hiçbir ayrım yok, herkes iç içe. Bu kadar insan içinde avukat, hakim, belediye başkanı var. Emniyet amiri var. Buraya geldi mi kuşçu, hepsi bir. Burada sınıf ayrımı yok." ifadesini kullandı.Pazarı ziyaret eden Kanadalı turist Joshua Ryvers da çok seyahat etmesine rağmen Türkiye dışında böyle bir ortamla karşılaşmadığını söyledi.
http://beyazgazete.com/video/webtv/yasam-11/cay-ocagini-kuslar-icin-yuvaya-donusturdu-3-istanbul-691790.html