Adnan Oktar’ın 27 Kasım 2017 tarihli A9 TV sohbetinden
Deccal saklanıyor şu an, Mehdiyet saklanmıyor. Bak diyoruz “çık dışarı” diyoruz, çıkmıyor. Münafıklarını salıyor. Şeytanlarını salıyor. Şeytanı çağırıyorlar insanların üzerine yani müsait olanlar mesela ahlaksız, müptezel, haysiyetsiz, namussuz, hırsız, üçkağıtçı onları bulmasını söylüyorlar şeytanın, şeytan da gidip onları buluyor ve onlara hulul ediyor. Onlar münafık olarak Müslümanların karşısına dikilirler ama gücü olmaz çünkü şeytanın gücü zayıf. Dolayısıyla münafığın gücü zayıf olur. Sadece it gibi bağırır, hasta it gibi. Hasta sırtlan gibi garip sesler çıkartır. Başka bir şey yapamaz. Yani hasta sırtlan gibi ses çıkartmasının nedeni ayette de belirtiliyor, işte Müslümanlara güya rahatsızlık verecek, güya. “Bunun dışında size hiçbir şey yapamazlar” diyor Allah ayette. Bak bu çok önemlidir. “Bunun dışında size hiçbir şey yapamazlar” o kadarlık Allah onlara bir imkan veriyor, münafığa o kadar imkan verir. "Deccalın emrinde şeytanlar vardır" diyor Peygamberimiz (sav). Şeytanlar deccala "ne istersen söyle yapalım" derler. O da “Haydi gidin insanlara benim onların Rabbi olduğumu söyleyin" deyip her birini bir tarafa salacak.” İngiliz derin devleti şu an her tarafa saldı bunları. Ama tabii münafıklarda da Allah onları cezalandırmada başka bir yöntem kullanıyor Allah. Münafıkları yalnızlaştırıyor Allah. Bakın mesela dikkat edin münafıklar hep izoledirler. Münafıkların bir arkadaş çevresi olmaz, dost çevresi olmaz. Hep münafık, münafıkladır. Münafık fotoğraflarına bakın bunu hemen görürsünüz. Münafığın yanında tanınmadık bir insanı göremezsin. Mutlaka münafık vardır. Allah'ın onlara bir cezası bu. Mesela bizim mücadelemiz boyunca münafıklar dalgalar halinde saldırdılar. Bu birinci dalga, ikinci dalga, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuzuncu dalga devam ediyor dalga halinde. Hepsinde aynı karakteri görüyoruz hep yalnız, başarısız, içine kapanmış, eline hiçbir şey geçmeyen, yalnız yaşayan, içi sıkılan, ezik, aşağılanmış, kirli, kokuşmuş, çökmüş, pislik görünümlü mahluklar olarak devam ediyorlar. Müminlere bakıyoruz, canlı, neşeli, büyük bir kitle halinde. Sevad-ı azam şeklinde büyük bir topluluk halinde devam ediyorlar. Ama münafıklar hep küçük azınlıklar şeklindedirler. Onların dostu, ahbabı olmaz ve münafıklarda da eşşedlik gittikçe artar, şeditlik gittikçe artar. Ama Allah “size dille çirkinlik yapmanın dışında, hiçbir şey yapamazlar” diyor. Hakikaten bakın tarih içerisinde bakın hiçbir şey yapamamışlardır. Hep rezil-rüsva olmuşlardır, hep aşağılanmışlardır, hep Allah onları kepaze durumuna getirmiştir. İnsan içine çıkamayacak hale gelmişlerdir. Kimsenin yüzüne bakamayacak hale gelmişlerdir. Hep böyle aşağılanmış mahluklar olarak ömürleri boyunca yaşarlar. Ama müminler hep böyle güçlü, sağlıklı, sevad-ı azam olarak, genişletilmiş bir yapı olarak, birbirlerini severek, dostluk içerisinde, güzellik içerisinde yollarına devam ederler.
Allah Kuran’da münafıklara iki türlü açıklamada bulunuyor Cenab-ı Allah, “Eğer” diyor “onlar bu yaptıkları pisliğe devam ederlerse seni onlara musallat ederim” diyor, Peygamber (sav)’e “musallat ederim.” Ne olur musallat olunca? Allah diyor ki bak “hor ve aşağılık kılma” diyor Allah “hor ve aşağılık kılarım” diyor, hor ve aşağılık kılma “seni onlara saldırtırım” diyor ve “hor ve aşağılık kılarsın onları” diyor. Tevrat’ta diyor ki, Allah; “Onları senin eline vereceğim sen de onları helak edeceğin vakit” yani manen rezil-rüsva edeceğin vakit. Bu hükümlerden, bu anlatımlardan anlıyoruz ki Peygamberlere musallat olan her münafığı Allah helak edip perişan etmiş ve aşağılamış. Bunlar hakikaten dille bir şeyler yapmaya çalışmışlar. Ama bu Müslümanlara zarar vermiyor. Zarar vermeyecek şekilde yaratılıyor. Hiçbir şekilde mesela bize yapılan da münafık ataklarında zenginlik, bereket ve rahatlığın dışında bize hi&cce