ABD Başkanı Trump’ın, Kudüs’ü İsrail’in başkenti şeklinde ilanı, tüm İslam âlemine karşı yapılmış bir hareket ve hakarettir.
Mescid-i Aksa, Hz. Peygamber’in (sav) Miraç mucizesinde göğe yükselmeden önce peygamberlere namaz kıldırdığı yer olarak inancımızda kutsal kabul edilir ve Kudüs’tedir. Yine hadis-i şerifte Hz. Peygamber buranın önemine işaret ederek, “Ziyaretler ancak üç mekâna yapılır. Mekke’deki Mescidu’l-Haram’a, Medine’deki benim bu mescidime ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya” buyurmuştur.
İşlenen cinayete ümmetin tamamı tek vücut olarak karşı durmalı ve Mescid-i Aksa’yı Müslümanların başkenti ilan etmelidir.
Bu mescid ve Kudüs, Müslümanların ve orada yerleşen Filistinlilerin asırlardır kolu kanadı olmuştur.
Gaye, topyekûn İslam tarihini inkâr ile burayla alakası olmayan Yahudilere İslam kutsalını teslim etmektir.
Yahudi inancı ile Hıristiyan itikadı, Kudüs konusunda bileşirler.
Zira Hıristiyanlara göre Mesih’in yeryüzüne ineceği yer Kudüs topraklarıdır.
Bu sebeple, her Hıristiyan’ın Yahudilere hizmeti itikadî bir zorunluluktur.
Yahudiler ise, Süleyman Mabedi’ni inşa için çalışmaktadır ki Büyük İsrail Devleti kurulabilsin.
Yine, Mescid-i Aksa yıkılmalı ve yerine Süleyman Mabedi inşa edilmelidir ki, Mesih yeryüzüne inebilsin…
Trump’ın bastığı düğme Ortadoğu’da kaynak ve yerleşim savaşları olarak başlayan savaşı ‘dinler savaşı’na dönüştürmüştür.
İnançları aynı gaye etrafında birleşen Hıristiyan ve Yahudi dünya, İslam dinine ve Müslüman’a karşı aleni bir savaş açmıştır.
Bu iki dinin temsilcileri inançlarının gereğini yapmaktadır.
Peki, İslam dünyası neyin peşindedir?
Hz. Ali şöyle buyurur:
“Mehdi, Beyt’ül Mukaddes’e girecek ve İmam olarak halkla namaz kılacak. İsa da O’nun arkasında namaz kılacak ve O’na biat edecektir.”
Biz, son dinin, hak din olan İslam’ın temsilcileri neye ve ne için inandığımızı unutarak maalesef Haçlı dünyasının elinde kukla olduk.
Bakara suresinin 120. ayetinde “Sen onlardan olmadıkça, Yahudiler de Hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmazlar” buyruluyor.
Bu ikazı reddedercesine hareket ediliyor.
İktidara geldikleri günden beri, kardeşlik ve barış adına dinlerarası diyalog yapanlar, Yahudiler ve Hıristiyanlarla iftar sofralarında el açıp dua edenler, Papa’dan barış adına medet umanlar kardeşliği şimdi görsünler?
Mescid-i Aksa’nın Yahudilerin başkenti yapılması demek, sınırlarından içeri girmeye çalışan her Müslüman’ın öldürülmesi demektir.
Göbeği ABD ile bir kesilen Arap İslam dünyasında veya pek çok anlaşmayla İsrail ile kardeşlik bağı kuranlar arasında buna karşı çıkacak imanî bir hal var mıdır sizce?
İslam dünyasının imanının ispatı, Ben-i İsrail kavmine karşı durmanın adıdır.
Şimdi hodri meydan, kendinizi gösterin!
Demek ki, mesele diyalogla Müslümanları uyuşturup yok etmek değil, Peygamber’e gerçek ümmet olmaktır.
Prof. Dr. Haydar BAŞ