Lyon’da adını ilk sinemacılar olarak bilinen Lumiere kardeşlerden alan Lumiere Film festivali’nin 8.si düzenlendi.

Festivalin onur konukları arasında 3 yıl önce Lyon’a ödül almak için gelen Quentin Tarantino da bulunuyordu.

Ünlü Amerikalı yönetmen sevdiği filmlerin sunumunu da yaptı:
“Harika zaman geçirdik her şey iyiydi. Tekrar gelmiş olmaktan çok memnunum. Burası her tür film izleyebileceğiniz en güzel festivallerden biri.”

“Elleri boş gelmedi. Bir retrospektifle geldi. Buraya bir sinemacı olarak gelmediğini söylüyor. Benim filmlerinden konuşmak için değil birlikte başka filmlerden konuşmak için geldim diyor. Bu da zaten bu festivalin ruhu.”(Thierry Fremaux)

Tarantino 1970’ler özel retrospektif ve festival açılışı için “Butch Cassidy and the Sundance Kid” adlı filmi seçmişti.

Lumière Festivalinin en tanınmış konukları arasındaki bir diğer isim de Güney Koreli yönetmen Park Chan-Wook. Park da kendi film listesini sundu. Bunlar arasında 2004’te Cannes da kendisine ödül kazandıran “Old Boy” da yer alıyordu.

Önemli yönetmenlerden Park Chan-wook Lumiere Festivali’nden gelen teklifi hemen kabul ettiğini ve klasik sinemaların en güzel örneklerine yer verildiğini söylüyor:
“Dediğiniz gibi ben bir sinemaseverim. Ve bu festivali kendime benzetiyorum. Klasik ya da restore edilmiş birçok film var. İzleyebileceğim çok fazla film var. Mümkün olduğunca fazla filmi izlemek isterdim. Burada gerçekten çok fazla seçenek var. Ben zaten imkanım olduğunda yeni çıkanlardan çok eski, klasik filmleri izlemeyi tercih ederim.”

Festivalin bir diğer önemli konuğuysa yönetmen Nicholas Winding Refn idi. Ryan Gossling’in başrol oynadığı Drive filminin yönetmen koltuğunda olan Refn ikinci filmi Bleeder‘ın tanıtımını yaptı. 1999 yapımı film İskandinavya dışında pek tanınmıyordu.

“Çok şaşırtıcı. Daha önce filmlerin bu kadar sevildiği değer gördüğü kutlandığı bir yerde bulunmamıştım. Çok duygu yoğun bir ortam gördüm burada. Sanki bir müze gibi geçmişini öğrenip geleceği anlamana yardımcı oluyor.”

Festivalin en hatırda kalan anlarından biriyse şüphesiz yine Yaşam Boyu Başarı Ödülü‘nün verilmesi oldu.

Ödül ilk kez bir aktrise, Catherine Deneuve’e verildi.

Deneuve‘ün çok heyecanlı olduğu görülüyordu.

“Burada sizlerle, arkadaşlarımla, tüm bu aktörler, yönetmenlerle olmak ve tüm bu filmlerden parçalar izlemek… Beni altüst etti gerçekten.”

Deneuve’e Roman Polanski’nin yanısıra kızı Chiara Mastroianni de eşlik ediyordu.

Deneuve 60 yılı bulan kariyerinde birçoğuyla ödül aldığı 100’den fazla filmde rol almıştı.