Sayın Adnan Oktar: PKK ile mücadele nasıl olabilir?

A9 TV 2014-12-19

Views 38

BÜLENT SEZGİN: Adnan Bey, altı yıldır İstanbul’da yaşayan Hollandalı Gazeteci Frederick Gerding, “PKK silah bırakırsa hayal kırıklığı yaratır” dediği yazısında şunları yazdı: “Şu an PKK ve barış süreçleri hakkındaki bildiklerimden yola çıkarak, yakın zamanda kalıcı ateşkes ilan edileceğini düşünmüyorum. Herhangi bir barış sürecinde önce halkların garanti altına alınması, sonra silahsızlanma gelir” dedi

ADNAN OKTAR: Bak, silah bırakma şöyle olur; PKK silahı bırakır, gider karakolda veyahut istihkamda geri teslim alır. Diyorlar ki bak; “biz silahı bırakalım ama asker olarak görev yapalım” diyorlar. “Silahı bırakalım ama polis olarak görev yapalım” diyorlar. Yani “resmi kıyafet giyip illegal olarak silah kullanacağımıza legal olarak, yani tankın içinde kullanalım, obüsün başında kullanalım, roketlerin başında bu imkanlarımızı kullanalım, böyle dağda taşta olmuyor” diyorlar. Adamların özetle anlatmak istediği bu. Silah bırakalım deyip de bunlar, kenara çekilelim demiyorlar. “Asker, polis, jandarma görevi bize verilsin” diyorlar. Dolayısıyla “daha kapsamlı silah kullanmak istiyoruz” diyorlar. Bu kadar.

İran bunun çözümünü bulmuş. “Ne istiyorsunuz?” diyor, “hiçbir şey istemiyoruz” diyorlar. Konu bu. Çünkü İran’a bir deneme yaptılar daha önce ve kabadayılık yaptı bunlar, çakallık yaptı, İran’ın dağları cehenneme döndü. Her santimetre karesini yangın yerine çevirdi İran. Hallaç pamuğu gibi attı. Akıl almaz korktular, bir daha ağızlarına dahi almıyorlar böyle bir şeyi. Konu kökünden halloldu. Türkiye tabii ki böyle bir dehşet uygulasın demiyorum ama güç gösterisinde bulunabilir. Mesela Mardin’in sokaklarında ne bileyim, otuz bin komando bir gösteri yapmış olsa, yeri göğü inletse bitti. Ne yapabilir PKK? Köpek gibi sinecekler. Dağda taşta 15-30 tane köpek var uluyor ama yerde dağı-taşı inleten komando var. İnsan hangisine güvenir? Komandoya güvenir. Ona niye güvensin? Hoşt diyeceklerdir ona. Ama caddede adam komandoyu görmezse dağdaki köpeği görüyor o zaman. Yerdeki jandarmaya güvenecek, askere güvenecek. Askere de mesela PKK’ya verilen silahların çok çok daha gelişmişinin verilmesi lazım. Ben askerdeki silaha bakıyorum klasik silahlar, eski. Helali hoş olsun, eritsinler o silahları en son model silahları verelim. İki bin metre menzilli tam otomatik gayet hassas kaliteli silahlar var. Bu, PKK’nın moralini acayip bozar. Daha hala klasik silahlar, eski tüfekler olmaz öyle. Düzenli kaliteli mesela otuz bin kişilik oluyor, adam onu gördü mü ne diyecek? “Ben buradaki askere güvenirim. Onlara niye güveneyim?” der. Bunu yapsın hükümet. Bak geçen gün o aslanlar yürüyüş yapıyor, onu gören adamın artık konuşacak lafı kalmaz. İran’ın da yaptığı, bir kere bir gövde gösterisi yaptı İran ve bir tek kere konu bitti. Ama biz bunu yapamayız işte, bizim vicdanımız el vermez. Biz merhametliyiz, şefkatliyiz. PKK’lıların cesetleri adli tıpta anlaşıldı kim kime ait olduğu. Hepsini yaktılar dağda. Haddi hesabı da belli değil. Kimin kim olduğu da belli değil. Buldozerlerle İran gömdü onları oralara, fazla detaya da girmediler. Çok az bir kısmını adli tıbba gönderdiler, ondan geri hepsini buldozerle gömdüler orada. Akıl almaz korktu PKK, akıl almaz. Kıyafetler gayet düzgün, askeri kıyafet falan giymiyorlar, gerilla kıyafeti giymiyorlar. Gayet güzel penye tişört falan böyle yahut kazak giyiyor, altında kot pantolon veyahut işte kumaş pantolon. Ellerinde kırka otuz falan düz beyaz kartondan, harf çapı üç santim, dört santim yazılar var, gayet terbiyeli olarak maymun gibi duruyorlar ayakta. “Demokratik haklarımızın artmasını rica ediyoruz” falan diyorlar o kadar. Pastarlar ellerinde odunla geziyorlar etraflarında bakıyorlar bir münasebetsizlik var mı? Buna rağmen titriyorlar. İran da dünyaya gösteri olsun diye sadece o kadarına müsaade ediyor. Yoksa orada zaten onları mimliyorlar. “İran çok demokratik bir ülke” diyorlar. “Biz onunla ittifak halindeyiz. İran’ı çok seviyoruz” diyorlar. “Toprak talebimiz de yok” diyorlar. “Kürt kardeşlerimiz orada çok rahat” diyorlar. PKK’lıları kast ediyor, Kürtler zaten çok eskiden beri oradalar, bin yıllık, iki bin yıllık geçmişleri var çok eski. “Özerklik haşa ne özerkliği, federasyon özerklik öyle bir şey olmaz” diyorlar. “Zaten İran’da biz çok mutlu yaşıyoruz, demokrasi tamam, insan hakları tamam, sadece biraz daha, bir parça daha demokrasi olabilir mi acaba rica etsek?” diyorlar. Bak görüyor musun kibarlığı?

Bakın, ben Türkiye’de en yüksek makamda olan kişiyle görüştüm, yani görüştürüldüm yahut görüştürdüler, görüşenler oldu diyelim. En yüksek makamlardan biri diyeyim de iş daha da karışmasın, daha netleşsin, açık açık dedi ki bak; “silah gücümüz acayip arttı” dedi. “Ve müthiş bir güce sahip olduk, feci şekilde

Share This Video


Download

  
Report form