CAHİT BAĞCI (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı merkezî yönetim bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2015 yılı bütçesine ilişkin değerlendirmelere geçmeden önce 2000’lerin başındaki Türkiye fotoğrafını tekrar sizlere hatırlatmak istiyorum.
Türkiye, 1990’larda en yoğun siyasi istikrarsızlıkları yaşamış ve 1991-2002 yılları arasında tam on bir yılda dokuz hükûmet değiştirmiş bir ülkedir. Siyasi istikrarsızlıklar beraberinde ekonomik istikrarsızlığı getirmiş ve 1994, 1999 ve 2001 yıllarında krizlerle karşı karşıya kalınmıştır. Bu dönemde yüksek bütçe açıkları kamunun borçlanma gereğini artırmış, kamunun borç yükü artmış, bütçeden faiz giderleri yükselmiş ve sonucunda ülke gelirler ile borç ve faiz ödeme sarmalına sıkışmış bir hâle gelmiştir.
2002 yılında merkezî yönetim bütçe açığı yüzde 11,5’tur.
Değerli arkadaşlar, bütçe açığı 2011’den bugüne yüzde 1’ler seviyesindedir ki, küresel krizden etkilenen pek çok Avrupa Birliği üyesi ülke bugün Maastricht Kriterlerini yerine getirememektedir. 2014 yılı bütçe açığının yüzde 1,4 olarak gerçekleşmesi, 2015 bütçe açığının ise yüzde 1,1 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir ki, sizlere 2002-2017 Orta Vadeli Program dönemindeki bütçe açıklarına ilişkin tabloyu göstermek istiyorum.
2003’te Hükûmet, AK PARTİ iktidarları başladığında 8,8 olan bütçe açığı, Orta Vadeli Program sonunda 0,7 olarak öngörülmektedir. İnşallah bu hedefler gerçekleştirilecektir.
Değerli milletvekilleri, 2003 yılı bütçesine ilişkin 58’inci Hükûmetimizin Başbakanı Sayın Abdullah Gül yaptığı açıklamada bu kürsüden şöyle diyordu: “İstikrarlı bir makroekonomik büyümeye ortam sağlamak ve yapısal reformları gerçekleştirmek temel hedefimizdir.”
2002’den bugüne AK PARTİ hükûmetlerince uygulanan mali disiplinle kamu harcamaları kontrol altına alınmış, Türkiye ekonomisinin en büyük kırılgan alanlarından biri olan kamu maliyesi en güçlü alanlardan biri hâline gelmiştir. AK PARTİ iktidarları döneminde bütçenin kompozisyonu da değişmiş, faiz lobisine refah üreten bir yapıdan millete refah üreten bir yapıya kavuşmuştur.
Değerli arkadaşlar, faiz giderlerinin bütçe içindeki payı 2002 yılında yüzde 43,25’tir. Bu rakam 2014’te yüzde 11’e gerilemiştir. Yani 2002’de her 100 liralık gelirin 43 lirası faize giderken bugün 100 liralık gelirimizin 11 lirası faiz ödemelerine gitmektedir.
Konuşmacı : Ak Parti Mv. Cahit Bağcı
Konu : 2015 Yılı Bütçe Kanun Tasarısı
Tarih: 10.12.2014
Saat: 18:46:50
Kanal Adı: Trt3-Trt Gap
Program Adı: Genel Kurul