ADNAN OKTAR: Kalitesiz bir hayat çok korkunç. Cehennemin diğer adı. Mesela dün konuştuk. Asya’da kalite yoktur. Asya halkları kaliteye de önem vermezler genelde. İçlerinde tabii kaliteye önem verenler oluyor ama ezici çoğunluk kaliteye önem vermez. Pakistan, Hindistan falan Çin de öyle. İtalyan mallarını taklit ediyor falan rezalet paçadan akıyor. Dolayısıyla Şangay Paktı  falan kalitesizliğin diğer adıdır. Önce kaliteye özenip sonra kalitesiz yaşayacağını anlayınca “Ne yapalım? Şangay Paktı’na girelim bari” dersen bu dehşet verici olur. Sonuna kadar kaliteyi elde etmek için direnmesi lazım ilgililerin. Mesela Resullullah (s.a.v.) çok kaliteliydi. Sahabeler çok kaliteliydi. O devrin en kaliteli insanlarıydı. Hz. İbrahim (a.s) çok kaliteliydi. Her şey kaliteliydi. Önce kaliteli insan yetiştirmek, kaliteli fikir geliştirmek. Kaliteli fikre uymak, kaliteli fikre direnmemek. Kalitesiz fikirleri kalitesiz düşünceleri savunmamak. Kalitesiz insanların peşinden gitmemek önemli. Ama hakikaten çok memnun oldum kaliteyle ilgili girişimlerinden.

AYLİN KOCAMAN: Hocam yıllardır siz kalite konusunu anlatıyorsunuz fakat geçen hafta da özellikle Kalite Bakanlığı’yla ilgili yazınız yayınlanınca hemen konuyu gündeme getirmeleri çok iyi olmuş onun üzerine.

ADNAN OKTAR: Tabii Kalite Bakanlığı’nın bir an önce kurulması lazım. Kalite Bakanlığı fikirde, insanda, binada, bahçede, ticarette her yerde kaliteyi esas alan bir politika izlemensi lazım. Devletin milli politikası olması lazım kalite. Yani bir sofra ortamını düşünün kalitesizse insanın midesi bulanır. Kalitesiz bir toplantı, kalitesiz bina, kalitesiz kıyafet hep insanın içini sıkar. Istırap verir insana. Kalite insanın içini açar. Dünya nimetidir. Güzelliğin diğer adıdır kalite.

BÜLENT SEZGİN: Siz daha önce belirmiştiniz Avrupa’da,  Amerika’da da insanlar parklarda piknik yapıyor ama çok hoş kaliteli bir görüntü oluşuyor. İnsanların kalitesinden dolayı.

ADNAN OKTAR: Kalitesizliğin ipini bıraktın mı o derin bir kuyu gibidir. Rezilliğe doğru gider de gider. Kepazeliğe doğru gider de gider.