ADNAN OKTAR: Bana bilimsel bir açıklama Darwinizm’le ilgili, Darwinizm’in geçersizliğini anlatan bir konuşma.
OKTAR BABUNA: Ara geçiş formlarının olduğunu söylüyorlar. Yani yavaş yavaş patolojik ve asimetrik geçişlerle bütün organ sistemlerinin sıfırdan oluşması gerekiyor. Mesela bir kanat sıfırdan a’dan z’ye kadar bütün ara aşamalarıyla biraz tüy, biraz daha tüy, bir parça kanat, yarım kanat, çeyrek kanat tek taraflı olması gerekiyor. Bunun için de DNA’ya kanadı kontrol edecek, mesela bir organı kontrol eden yüzlerce gen ve binlerce protein oluyor. Bunların zaman içinde aşama aşama tesadüfen eklenmesi gerekiyor. DNA’ya yeni genetik bilgi ekleyecek bir mekanizma kesinlikle yok. Mutasyonlar mutlaka kayba sebep oluyor. Ayrıca biz fosillere baktığımızda “delili var mı?” diye, hiç bir şekilde patolojik, asimetrik geçişler olmadığını görüyoruz 450 milyon tane fosil var.
ADNAN OKTAR: Evet. Bunu Darwin de ta zamanında söylüyor. Diyor ki: “Arkadaş, şu ana kadar bütün katmanları aradık, geceli gündüzlü, işçilerle şunlarla bunlarla aradık baktık, bu katmanlarda ara fosil niteliği taşıyan tek bir tane fosile rastlayamadık” diyor. “Eğer ileride de, benden sonraki yıllarda mesela elli yıl sonra, yüz yıl sonra yine yoksa bu teori de yok” diyor. Yok dedem, yok.
ERDEM ERTÜZÜN: “Neden her yerde kusursuz fosiller var?” diyor Hocam.
ADNAN OKTAR: “Her yerde kusursuz ve düzgün buluyoruz” diyor. “Patolojik, bozuk” yani onun tabiriyle ara fosil olacak, “fosiller bulmamız gerekiyor” diyor. “Ama hiç yok” diyor.
OKTAR BABUNA: “Her şey yerli yerinde ve düzgün” diyor.
ADNAN OKTAR: Kelime çok manidar bak, “her şey yerli yerinde ve çok düzgün” diyor. “İleride de bu bulunamıyorsa böyle bir teori yoktur” diyor. O zaman ilkokul, ortaokul, lisede, üniversitede çocukları niye yanlış bilgilendiriyorsunuz?
EMRE ACAR: Hatta bu detayların da kendisini teorisinden soğuttuğunu söylüyor, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Soğumuş işte artık buz kesmiş. Bir sanatçının elinden çıkmış gibi mühendislik harikası olan mükemmel canlı fosillerine rastlıyoruz.
OKTAR BABUNA: Hatta zorlamak için Hocam, beş trilyon dolar veya on trilyon lira teklif ettiniz dört yıldır. Öyle bir şey olsa koşa koşa getirirlerdi size parayı almak için. Dört yıldır dünyada bir kişi bile çıkmadı. Çünkü bir tane bile ara geçiş formu yok, inşaAllah.
AYLİN KOCAMAN: “Resmi bile olur” demiştiniz.
ADNAN OKTAR: Dediler ki, “müzede duruyor” dediler. “Müze nerede?” diyoruz, “kaçtı” diyor. “Nereye kaçtı?” “Uzaya kaçtı” diyor. Böyle bir kovalamaca görülmemiş. “Fotoğrafını getir” diyorum, fotoğrafını da gösteriyor böyle çekiyor, gösteriyor çekiyor. Bir de baktık çizim gösteriyormuş. Fotoğrafta da çizim var. Şu perişanlığa ne gerek var? Evrim teorisi elimizde can verdi, elimizde yere düştü can verdi. Siz milyonlarca elemanınızla, yüz binlerce profesörünüzle, binlerce üniversitenizle yüz binler basan, milyonlar basan gazetelerinizle çalıştınız, tek vuruşta sırtının üstüne yere düşürdük. Eskiden, gidin kütüphaneye bakın, Hürriyet Gazetesi, Milliyet, Radikal her hafta bu muntazam böyle metronom gibi “kayıp halka bulundu, kayıp simit bulundu” sürekli böyle muhabbet ederlerdi. Ne oldu bu halkalara, simitlere, ne oldu? Tek bir kelime duyamıyoruz. Bak, dedim ki “helal olsun evrimcilerin bir yönünün çok beğendim” dedim, “utanma hisleri var” dedim. Utandığından yalan söyleyemiyor, güzel, bu güzel bir gelişme. Eskiden gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlardı bir kısmı, her seferinde yakalayınca utanma hissi galip geldi, güzeli bu. Önce utanmıyorlardı, yakalıyordum utanmıyorlardı. İki, üç, dört, beş, sekiz, on deyince baktılar olacak gibi değil, “arkadaş biz artık utanıyoruz, kimsenin yüzüne bakacak halimiz de kalmadı biz bunu savunmayalım en iyisi” dediler.