ADNAN OKTAR: “Bu fazl lütuf ve ihsan Allah’tandır. Bilen olarak Allah yeter” diyor Cenab-ı Allah, Nisa Suresi 70’de. Bak “bu fazl lütuf ve ihsan Allah’tandır. Bilen olarak Allah yeter. Ey iman edenler tedbirinizi alın mücadeleye bölük bölük veya topluca çıkın.” Bak iman edenlere Cenab-ı Allah bütün iman edenler hitap ediyor. Mücadele ederken, İslam’ı anlatırken, İslam’ı savunurken ya parça parça veya topluca. İttihad-ı İslam’ın farziyetine bir delil. Bütün İslam alemi topluca birlikte hareket edecekler. Bak “şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır” diyor Allah, Nisa Suresi 72 de. Çok fazla insan vardır. Ağır davranır nasıl olsa vakit var diye. “Şayet size bir musibet isabet edecek olsa” Bir zorluk, bir acı, sıkıntılı bir durum isabet edecek olsa. “Doğrusu Allah bana nimet verdi çünkü onlarla birlikte olmadım der.” Yani onların içinde olsaydım kim bilir başım belaya girecekti ama şu an ne kadar huzurluyum ne kadar iyiyim der diyor. Halbuki risk Müslüman’ın ayrılmaz bir parçası. Müslüman dünyada imtihan olurken, hep belayla imtihan olur. Beladan kaçmaz, belanın içinde oluyor. Bela ne demek? İslam’ı savunurken her türlü riski göze almak. Tabii kanuna hukuka uygun olmak şartıyla. Her türlü zorluğun içinde olmak. Çünkü riski göze almayan mücadele edemez. İşte Darwinistler ne der? “Aman Darwinizmi anlatmayalım.” Materyalistler ne der? “Materyalizmi eleştirmeyelim, olmaz.” “Hz. Mehdi (a.s)’dan bahsetmeyelim. Bin bir türlü insan muhalefet eder. Yanlış anlaşılırız.” Olmaz, anlatacaksın. İsa Mesih’in inişini anlatmayalım birçok kişi itiraz eder. Birçok kişi yanlış anlar. Olmaz anlatacaksın. “İttihad-ı İslam’dan bahsetmeyelim fitne ayyuka çıkar. Orada burada laf eden olur.” Kardeşim sen Allah’ın hükmünü açıklıyorsun. Korkma, Allah seni korur. Allah’a verecek bir can borcun var. Bak diyor ki Allah, “mücadele üzerlerine yazıldığında onlardan bir grup insanlardan Allah’tan korkar gibi hatta daha şiddetli bir korkuya kapılıyorlar” diyor. “Allah’tan korkar gibi hatta Allah’tan daha fazla korkuyorlar insanlardan” diyor. İttihad-ı İslam’ı anlatamıyor, söyleyemiyor korkmuş. Mehdiyet’i de anlatamıyor korkmuş. Hz. İsa Mesih (a.s)’ın inişini de anlatamıyor, korkmuş. Korkudan da ayeti de inkar ediyor. Diyor ki, “böyle bir şey demiyor” diyor. Sahih hadisleri de inkar ediyor. “Böyle bir şey yok” diyor. Bak “insanlardan Allah’tan korkar gibi hatta daha da şiddetli bir korkuya kapılıyorlar. ‘Rabbimiz ne diye mücadeleyi üzerimize yazdın yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?’ dediler.” Bizi erteleseydin, hep ertelemeciler öyle tipler. Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkışına daha var erteler. İsa Mesih’in çıkışına daha var erteler. İttihad-ı İslam’a daha var, erteler. Niye? Çünkü belalı görüyor. Erteleyecek ki kurtulsun. Hatta kıyameti de ertelemeye kalkıyorlar. Bediüzzaman “1545” diyor. “Yok ya en az 300 yıl var” diyor. Veyahut “binlerce yıl var” diyor. “Ben Nur talebesiyim” diyor. Bediüzzaman’ın ifadesi açık, hadislerin hükmü açık. Anlamazdan geliyor. Tabi her an da kopabilir. Peygamberimiz (s.a.v) zamanında da ayet iniyor ona. Peygamberimiz (s.a.v) diyor ki “kıyamet her an kopabilir” diyor. Bu ne demek? “Daha senin peygamberliğin devam ederken kıyameti koparabilirim” diyor Allah. Kıyametten har en korkulur ayrı ama alametleri de vardır kıyametin. Ama Allah kıyametin alametlerini de dinlemeden koparabilir. Allah alametlere mecbur değil. Direk koparabilir kıyameti. “De ki” diyor Cenab-ı Allah “ dünyanın metaı azdır” Çıkarı azdır. Ne olacak? En fazla yemek yersin ondan da kolesterolü çıkıyor insanların. Yahut kilo alıyorlar. Onu da yiyemiyor. Ne var dünyada başka yapacağı? “Geziyorum” diyor. Gez gezebildiğin kadar. Hep ölümlü insanları görürsün, ölümlü kuşları görürsün, ölümlü yıkılacak binaları görürsün. Gördüğümüz her bina yıkılacak, kainat yıkılacak zaten. “Ahiret ise muttakiler için hayırlıdır” Niye hayırlı? Çünkü Cenab-ı Allah’ın asıl isteği bu ve sonsuz kadar. “Ve siz hurma çekirdeğinde ki ipince bir iplik kadar haksızlığa uğratılamayacaksınız.” Ne güzel. Bak, Cenab-ı Allah, “size çok adaletle davranacağım” diyor, “ahirette.”