ADNAN OKTAR: Mehdiyet ruhu her tarafı sarmadan, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın, İsa İbni Meryem (a.s)’ın güzel ahlakı, güzel varlığı yeryüzünde hissedilmeden, Mehdiyet’le birlikte mücadelesi görülmeden huzur diye bir şey olmaz. Sürekli acı çekiliyor. Sürekli ızdırap. Bütün dünyada öyle! Anti-depresan ilaçlar Türkiye’de yüzde 70 falan tüketiliyormuş. Ki Türkiye en tevekküllü ülkelerden bir tanesidir. Türkiye’de yüzde 70 ise öbür ülkelerde düşünün ne haldedir. Uyuşturucu, anti-depresan yiyecek, içecek gibi kullanılıyor. Neden? Çünkü Mehdiyet’in o güzel, sıcak iklimi oluşmadı. Sevgi oturmadı dünyaya, merhamet oturmadı, dostluk oturmadı. O öyle olunca anti-depresanlar yiyecek haline geliyor, gıda haline geliyor ve anti-depresan arttıkça da gerilim daha da artıyor. Çünkü onu kullandıkça kendinin sinir hastası olduğuna inanıyor şahıs. Psikolojisinin bozuk olduğuna inanıyor. O moralini daha da bozuyor, daha da fazla ilaç kullanmaya başlıyor. Halbuki imanla, Allah’ın zikriyle, Mehdiyet’in ruhuyla, sevgiyle, aşkla, tutkuyla, dostlukla, kardeşlikle, muhabbetle, affedicilikle, güzel zanla, şüphecilikten kurtuluşla, güvenin gelmesiyle dünya cennete döner. Ama bir insan şüpheciyse, insanlara güvenemiyorsa, korku içinde yaşıyorsa, sevgiyi bilmiyorsa, nefrete açıksa, rekabet ruhundaysa; kinden, küsmeden, darılmadan, kavgadan hoşlanıyorsa acılar bitmez. Deccal de insanların bu zaafını bildiği için buradan yanaşıp insanları mahvediyor. Onu ona düşürtüyor, onu ona düşürtüyor. İnanılır gibi değil, mucizedir bu kadar kan dökülmesi; dünyada bu kadar acı çekilmesi mucizedir. Gereksiz yere dünyada her gün her yerde oluk oluk kan akıyor. Hiçbir sebep yok.