DAMLA PAMİR: Tevbe Suresi, 112. ayet; “Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün) mü'minleri müjdele.”
ADNAN OKTAR: Müminlerin vasfı neymiş, bir daha say.
DAMLA PAMİR: “Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler,
ADNAN OKTAR: Yani ‘emr-i bi'l ma'ruf ve nehy-i anil münker.’ Evet,
DAMLA PAMİR: “… kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün) mü'minleri müjdele.”
ADNAN OKTAR: Bütün müminlere hitap eden bir ayet bu. ‘Emr-i bi'l ma'ruf ve nehy-i anil münker’; iyiliği tavsiye etmek, kötülükten sakındırmak. Kuran’ın hükümlerini yaymak, Allah’ın varlığını, birliğini insanlara anlatmak; müminin vasfı bu.
DAMLA PAMİR: Meryem Suresi, 97. ayet; “Biz bunu (Kur'an'ı) senin dilinle kolaylaştırdık, takva sahiplerine müjde vermen ve direnen bir kavmi uyarıp-korkutman için.”
ADNAN OKTAR: Bu Peygamber (s.a.v)’e yönelik bir ifade.
DAMLA PAMİR: Yunus Suresi, 2. ayet; “İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri Katında 'gerçek bir makam' olduğunu müjde ver" diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkar edenler: "Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür" dediler.”
ADNAN OKTAR: Mesela bu da Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e hitaptır.
DAMLA PAMİR: İbrahim Suresi, 44. ayet; “Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler: "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım."