ADNAN OKTAR: Demokrasiye yönelik çalışmalar, Türkiye’de ekmekten sudan daha acil. Yani milletimizin epey bir bölümünü ızdırap, acı ve sıkıntı içinde bıraktılar. 28 Şubat’ta da öyle oldu, 12 Eylül’de de öyle oldu. Milletimiz bir travma geçirdi, büyük bir travma geçirdi. Daha yeni huzurlu bir hayata dönmeye başladılar. İlk defa gazetelerde faili meçhuller duymuyoruz. Mesela insanlar hiç ümit edemezdi ki Tayyip Bey Başbakan olsun. Derlerdi, “Oy versek bile yapmazlar Başbakan.” Mesela Abdullah Gül Beyefendinin cumhurbaşkanı olması “olacak iş değil” diyorlardı. “Tamam yapalım ama kabul etmezler, kabul edecekleri birini bulalım bari” falan. Öyle değil miydi o zamanlar? Öyleydi. “Hiç teklif etmeyelim Abdullah Gül’ü kabul etmezler, boşa gider oylarımız” diyorlardı. Allah’a şükür, şu gelinen noktaya bakın. Ben, Tayyip Hocamın çok samimi olduğuna inanıyorum. Genç yaşında bütün gayretiyle Allah rızası için gayret etti, yaşlandı yıprandı, büyük bir gayretle daha hala devam ediyor. Vatanı bölüp Başbakan mutlu mu olur? Oturuyorlar, işte “vatanı böldürecek” falan. Yok kardeşim, öyle bir şey olmaz. Bayağı şuuru açık, aklı açık, Allah’tan korkan dirayetli, etrafındaki insanlar nur gibi Müslüman evladı, Türk evladı, hepsi vatansever. Devletin memurları son derece aklı başında, polisleri, hâkimleri, askeri bir bütün, hükümetle iç içe. Dolayısıyla tedirginliğe gerek yok. Başbakan’ın destekçisi olmak dışarıya karşı elini güçlendirir. Her zaman için biz Başbakanımızın güçlü olmasını sağlayacağız Allah’ın izniyle, millet olarak. Yani elini her zaman güçlü tutarız. Zayıf bir Başbakan görüntüsü, asla verdirtmeyiz. O da hizmetini yapsın rahat rahat. Tabii kendini de fazla yormadan, inşaAllah. Diyoruz, Cumartesi, Pazar dinlensin. Yolda da düşündüm, demokrasi, rahatlık olarak kendini göstermeye başladı. Türkiye’de bir çok insan layık görmüyordu kendini demokrasiye, Avrupa gibi olmaya. Yani böyle gelmiş böyle gider gibi. Gözlerimize inanamıyoruz. Namaz kılan bir Başbakan tahayyül edemiyorduk. Namaz kılan bir Cumhurbaşkanı tahayyül edemiyorduk. İşte, kafasına kitap atan, bağıran, çağıran insanlar oluyordu. Dolayısıyla bir kabusun içinden çıktık milletçe, Allah bir daha o günleri göstermesin, bütün milletimize Allah ferahlık, iyilik, sağlık, sıhhat versin. Mesela şu resme bak, maşaAllah. Bu Cumhurbaşkanlığı köşkünde. Bak görüyor musun Cuma namazı, devlet erkanı ve aslan Mehmetçiklerimizle namaz kılınıyor.

DİDEM ÜRER: Bu da, Bakanlarıyla birlikte Başbakanımız.

ADNAN OKTAR: Başbakanımız, Dışişleri Bakanı, bütün Bakanlarımız. Yani bu tahayyül dahi edemediğimiz bir şeydi. Başbakanımızın da gönlü müsterih olsun. Kader içersinde hareket ediyor. Etrafında evliya kol geziyor gönlü rahat olsun, inşaAllah.