DİDEM ÜRER: Hocam, bugün bildiğiniz gibi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bu sene ilk defa Güneydoğu’da da büyük coşkuyla kutlandı. Şırnak’ın Cizre ilçesinde esnaf uzun yıllardan sonra ilk kez sabah işe gelir gelmez, dükkanlarına Türk bayrağı asabilmiş. Daha önce de güvenlik güçlerinin kendilerine zorla Türk bayrağı astırdığını, ancak bu sefer gönülden kendilerinin severek bayrağı astıklarını ifade etmişler.
ADNAN OKTAR: Zorla astırılır mı, ne ayıp! Severek, aşkla. Milletimizin bayrağı, biz dışarı gittiğimizde bizi temsil eden bir sembol, gurur duyacağımız, hoşumuza gidecek bir sembol. İstiklal Marşı zorla söyletilir mi? Bayrak zorla astırılır mı? Zorla “Türk’üm” dedirtilir mi? Ne kadar acayip bir kafa. İftiharla, severek olur. Neyse artık kardeşlerimizden Allah belayı aldı üstlerinden, Kürt kardeşlerimizin. Ak Parti döneminde rahatlar. Başbakanımızı da tebrik ediyorum, çok güzel, akılcı siyasi manevralarla, hayret edecek güzellikte bir manevrayla götürüyor. Hakikaten çalkantılı bir denizde, Nuh’un gemisini götürür gibi götürüyor, maşaAllah. Çok zor. Belli insanın yapacağı gibi değil, çok zor. Kafa tutan tutana, tehdit eden edene, meydan okuyan okuyana, hiçbirini umursamıyor. Mesela Başbakanımıza kafa tutanlar var görüyorsunuz. Biz Başbakan’a milletçe tam destek olacağız ki, Başbakan’ın eli kuvvetlensin, “Sen ne diyorsun hemşerim” diyebilsin. Yalnız bırakırsan; diyor ya ayette, şeytandan Allah’a sığınırım: “Sen ve Rabbin gidin, savaşın” diyor, o devrin müşrikleri, “sen ve Rabbin gidin, savaşın. Biz gitmiyoruz” diyorlar. “Sen ne yapıyorsan yap” diyorlar. Olmaz, Başbakan’ı yalnız bırakmak, tabii ki aynı hükümde değil ama vicdana uymaz. Destek olacağız. Vatanın tertemiz evladı. Baya zor, yorucu. Ben düşünüyorum, hayret ediyorum; sabah Macaristan’da, akşam Polonya’da, ertesi gün Türkiye’de, öbür gün açılışta, çok zor bir hayat. Akıl verenler, kafa tutanlar, baya dengeler var. Biz destek olalım. Ayrı, bölünmeye karşı çelik gibi olduğumuzu sürekli haykıralım, aslan gibi kükreyelim. O, Başbakan’ın elini güçlendirir. Ama hep demokrasi içersinde, şefkat ve merhametle. Gerekirse, kükremeyle kalmayız. Aslanlığımızı gösteririz. O ayrı mesele ama Allah vermesin. Kükremek ayrıdır, bir de aslan yavrularına yabancı birisi bir şey yaptığında, hayvan cinnet getiriyor adeta, değil mi? Allah, o hale getirmesin, Allah esirgesin. Ama milletimizin böyle bir gücü kudreti var, aslanlık kudreti var. Çanakkale de gösterdik, her yerde gösterdik. Damarımıza basılırsa Allah esirgesin, milletimizin o aslanlık yönü ortaya çıkar. Barışçıl milletiz biz, mazlum milletiz. Hep sevgiden yana, şefkatten yanayız. Ama gırtlağımıza sarılır da, çoluğumuzu çocuğumuzu öldürmeye kalkarlarsa, kendimizi savunuruz. “Zorla vatanı böleceğiz” derlerse, kendimizi savunuruz. Ama Allah vermesin, öyle bir savunuruz ki, dünyada görülmemiş bir savunma olur. Biz öyle şamatadan falan korkan, bağırtıdan, çağırtıdan korkan bir millet değiliz.