ADNAN OKTAR: Karakol yerine tabii ki oraya bağlık bahçelik yerlerde yapabiliriz. Karakola vereceğin parayı, orada çok şahane misafir evlerine, güzel lokantalara. Tesislere, turistik tesislere de harcayabilirsin. Ama tehlike geçti diye bir konu yok. Ama adamlar kafayı takmış. Yani biz burayı illaki komünist yapacağız diyorlar. İllaki böleceğiz diyorlar. Adamlar vazgeçtim demiyor ki. Vazgeçtim dese, karakol niye olsun orada. Karakolla ne işimiz var. Kafayı taktığı için, illaki ısrar ediyor. Bizim, burayı alacağız diyor, başka bir çözüm yok. Onun için halkı da öyle kışkırtıp, orada olay çıkartmak yanlış. Sevecen, sevgi dolu karakollar yapmak lazım. Karakolun ruhunu değiştirmek lazım. Karakol, turistik tesise dönmesi lazım. Karakolun lokantası da olsun, çarşısı olsun, kütüphanesi olsun. Tek amacı dürüst, iyi insanları korumak. O şekilde olsun. Çardaklar yapın, bağlık bahçelik olsun. Karakoldakilerde rahat etsin, herkes rahat etsin. Oraya markette yaparsın. Tek amaç, birisi pislik yaptığında, kötülük yaptığında onları etkisiz hale getirmek, halkı korumak. Halkla iç içe, halkın emrinde olsunlar. Mesela her karakolun bir doktoru da olsun, bir reviri olsun, küçük bir klinik olsun, küçük bir eczanesi olsun. Böyle bir karakol anlayışı olsun. Tabii müstahkem bir karakol olsun ayrı. Son aşamada tabii askerin kendi. Ama normalde açık bir karakol olsun. Yani yüzde 80 açık olsun karakolun, yüzde 20’si savunmaya matuf bir görünümde olsun. Mesela bu çok rahat yapılabilir. Sevecen karakol, sevecen polis, böyle bir yapı meydana getirmek lazım.