ADNAN OKTAR: “Şu halde sen sabret” diyor Cenab-ı Allah. Şeytandan Allah’a sığınırım. Mü’min Suresi 55. “Gerçekten Allah’ın vaadi haktır.” Allah’ın vaadine hep güvenmek lazım Allah diyorsa “İttihad-ı İslam’ı yapacağım” tamam haktır, bekliyoruz. Mehdi’si konusunda, hak. “Günahın için mağfiret dile” af dile. Onda bereket var, güzellik var. Allah bütün Müslümanların, hepimizin günahlarını affetsin. “Akşam ve sabah Rabbini hamd ile tesbih et.” Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah her zaman Allah’a hamd ediyoruz. Ne güzel sağlık sıhhat veriyor, güzellik iyilik veriyor, bereket veriyor. Aslında karmaşık bir şey yok. Allah “bana hamd edin, dost olun, güzelce yaşayın” diyor. Ama işte kader bu illaki savaşlar da olacak. Çünkü savaş olmazsa barışın lezzetini alamıyor insanlar.
Allah diyor ki Mü’min Suresi 57’de: “Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyüktür. Ancak insanların çoğu bilmezler.” (Mü'min Suresi / 57) “İnsan yaratması çok kolay” diyor Cenab-ı Allah. İnsanlar diyor ya “nasıl oldu?” Cenab-ı Allah “son derece kolay benim için” diyor. Mesela aynaya bakıyorlar böyle, aynalar olur ya katmanlı; bir anda yüzlerce insan oluşuyor orada. Allah istese onlara hemen ruh verip canlı hale getirebilir, aynı insandan.
“(Bekçiler:) ‘Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?’ dediler.” Şimdi mesela Hz. Mehdi (a.s.)’ı soracak onlara. “Size anlatmadı mı Darwinizmin, materyalizmin geçersizliğini? Anlattı, duydunuz. Her yerde okudunuz, incelediniz. Allah’ın varlığının delillerini de gördünüz. Peki neydi kanaatiniz?” “Kanaatimiz gelmişti” diyecekler. “Peki niçin kabul etmediniz?” “İşte gururdan, enaniyetten.” “Ne kadar sürdü bu gururunuz?” “Yıllarca sürdü.” Bu bir suç. “Onlar: "Evet" dediler. (Bekçiler:) ‘Şu halde siz dua edin’ dediler” diyor. Onlar diyorlar ki bekçilere: “Bizim için dua edin” diyorlar. “Oysa kafirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir. (Mü'min Suresi / 50)
Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Ateşin içinde olanlar, cehennem bekçilerine dediler ki: "Rabbinize dua edin;” bak Rabbinize. Rabbimize demiyor “Rabbinize dua edin.” “..azabtan bir günü (olsun) bize hafifletsin." (Mü'min Suresi / 49) Bir gün olsun dinlenelim. Azap olmadığı bir gün olsun. Mesela haftada bir gün dinlenelim diyorlar. Azap olmadığı bir gün.
“(Bekçiler:) ‘Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?’ dediler.” Bekçiler. “Nasıldı?” diyorlar. “Evet” diyorlar. “Onlar: ‘Evet’ dediler. “(Bekçiler:) ‘Şu halde siz dua edin’ dediler.” Normalde odur zaten kendisinin dua etmesi lazım. “Oysa kafirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir.” (Mü'min Suresi / 50) Bak kafirliğe orada da devam ediyor. Artık aklın ihtiyarı kalkmış, cennet cehennem; daha hala kafir. Orada bir şey yapıldığını zannediyor ve geçici orada olduğu kanaatinde. Mesela bir milyon sene geçiyor kafa yine basmıyor, yine çıkacağını zannediyor. Allah’a dua etmiyor bak, “Allah’ına dua et” diyor. “Rabbine dua et” diyor. Azgınlığa bak, özel yaratılmış varlıklar.
“Şüphesiz biz elçilerimize ve iman edenlere, dünya hayatında ve şahidlerin (şahidlik için) duracakları gün elbette yardım edeceğiz.” (Mü'min Suresi / 51) Yani dünyada da ahirette de yardım edeceğiz diyor. Mesela ahirette müminler düşünüyor, işte “biz ne yaparız acaba” diye. Allah diyor ki bak: “Yanında şahit..” Onun yardımcısı var. Sürücüsü var özel, önlerinde nur var, sağında nur var ve onlara hep güvenlik ve selam ifadesi veriliyor. Ama buna rağmen içlerinde yine bir şeylik oluyor acaba ne olacak diye. “Kuvvetle umut ederler” diyor ama emin değil bak, “kuvvetle umut ederler” diyor. Cennete girince içi ferahlıyor. İnsan fıtratı orada da o şeyini devam ettiriyor. Cennete girince tam kanaati geliyor ferahlıyor. Ama önden önce umut ediyor. Halbuki alametler var. Cennet alametleri oluşmuş belli, yani sağında nur var, önünde nur var, bekçisi mesela, cennetle müjdeleniyor. Ama buna rağmen kuvvetle umut ediyor zannı galiple, inşaAllah. Ama çok iyi tabii yinede. Allah esirgesin mesela aksi de olabilirdi. Allah öyle bir şey yaratıyor.
“Zalimlere kendi mazeretlerinin hiç bir yarar sağlamayacağı gün; lanet de onlarındır, yurdun en kötüsü de.” (Mü'min Suresi / 52) Bak zalim. Zalim oluyor, adam diyor ki “ne var dinsiz olmasında” diyor. Dinsiz olmayla kalmıyor ayrıca zalim oluyor. “..kendi mazeretlerinin hiç bir yarar sağlamayacağı gün;&rdquo