ADNAN OKTAR: Kendi içimizden Hz. İsa (a.s) hakkında hüznü zan edebilir miyiz? Sevgiler hürmetler nurum” diyor, Ayşe Aksoy. Ne anlamda diyor?
DİDEM ÜRER: Yani Hz. İsa (a.s)’ı gördüğümüzde bu Hz. İsa (a.s)’dır diye hüznü zanda bulunmamızın bir mahsuru olur mu diyor?
ADNAN OKTAR: Ama çok güçlü delil gerekir tabii. Bir kere Hz. İsa (a.s)’ın bir icraatı olması lazım. Yani tek başına “Hz. İsa (a.s) ile karşılaştık” dersek, bu inandırıcı olmaz. Aklı başında güçlü bir çevresi olması lazım. Çok çok güçlü, onun şanına yakışır bir güçte çevresi olması lazım. Tip olarak çok benzemesi lazım. Annesinin babasının olmaması lazım, ailesinin olmaması gerekiyor. Bu dünyada hiçbir şekilde, soy bağı olan kimse olmaması lazım. Geçmişini hatırlamıyor olması lazım. Ama en önemlisi, yüzünde peygamber ifadesi olur, o normal insanda olmaz. Yani avamda olmaz. Peygamber asaleti ayrıdır. Avamda mümkün değil öyle bir ifade olmuyor. Peygamberde mucize şeklinde hayret verecek bir asalet oluyor ama hayret verecek bir asalet. Avamda mutlaka bir basitlik olur az veya çok sıradanlık olur. Bir şeye tenezzül eder bir şey yapar az da olsa olur. Peygamberde hiç olmuyor hiç, oradan anlaşılıyor zaten peygamber olduğu. Yüzünden anlaşılır hüsnü zan edeceğiz. Farz değil zaten iman etmemiz. Vicdanen zannı galiple, Allahualem o diyeceğiz. Böyle, o kadar.