Göklerde nice melek var ki, Allah, kendilerine izin vermedikçe ALLAH'IN İSTEĞİ VE RIZASI DIŞINDA KİMSEYE şefaat edemezler. [Necm, 26]
Allah, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. ALLAH'IN RIZASINA ULAŞMIŞ OLANLARDAN BAŞKASINA ŞEFAAT ETMEZLER. Onlar, Allah korkusundan titrerler. [Enbiyâ, 28]
Hakkında azap kesinleşmiş olanı, ateştekini, SEN Mİ kurtaracaksın? [Zümer, 19]
Ey iman edenler! KENDİSİNDE HİÇBİR ALIŞVERİŞ, DOSTLUK VE ŞEFAATİN OLMAYACAĞI GÜN gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yoluna harcayınız. Biliniz ki, hakikati inkâr edenler zâlimlerin ta kendileridir. [Bakara, 254]
De ki: “BÜTÜN ŞEFAAT ALLAH'INDIR. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.” [Zümer, 44]
Onlar da şöyle cevap vereceklerdir: “İnanıp kulluk edenlerden değildik. Yoksulları doyurmuyorduk. Bâtıla dalanlarla birlikte dalardık. Ceza gününü yalanlardık. Sonunda ölüm bize geldi çattı.” ARTIK ONLARA, ŞEFAATÇİLERİN ŞEFAATİ FAYDA VERMEZ. Öyleyken, onlara ne oluyor ki âdeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi, öğütten yüz çeviriyorlar? Daha doğrusu onların her biri, kendisine açılmış sahifeler verilmesini istiyor. [Müddessir, 43-52]